16 Haziran 2012 Cumartesi

Yalnız ve Güzel Ülkemde ki Faşizm Algısı

Çıkış noktasının ne olduğunu anlayamadığım bir şekilde bizim insanımız da genellikle kanı kaynayan dünyayı kurtarma, sistemi değiştirme gibi hayaller peşinde olan gençlerimiz de yıllardır süregelen ve kendi gibi düşünmeyenleri -hangi fikir olursa olsun- faşist adı altında isimlendirme hakimdir. ( en azından benim çevrem de böyle ).Önceki senelerde daha çok sol fraksiyonları destekleyen gençlerin ağızlarına kelepenk olan bu damgalama değişen siyasi konjonkturle birlikte günümüzde ön libero arkadaşların da pek sık kullanmaya başladığı bir enstürman haline geldi. Öyleyse öyle denir buna sözüm yok. ( Bakınız ne de güzel ifade etmiş Can Yücel tey zamanında..) sadece anlayamadığım nokta ırkçı söylemlere karşı bu denli duyarlı olan bu arkadaşlarda - nasıl bir duyarlılıksa nefes aldığı her saniye bunu ifade etme çabasında- yoksa bizde-diğerleri yani onlar gibi olmayanlar- yolda gördüğü ilk zenciyi taşlayacak kadar gözü dönmüş kan emiciler değiliz de- sadece "onlar" gibi her saniye bunu ifade etme eğilimi içinde olmadığımız için "faşist" diye adlandırılabiliyoruz işte.

Sanki yaşanılan bir suçluluk psikolojisini bastırmak istercesine kendini dünyanın barış elçisi gibi gösterme hissiyatından doğan bu damgalamalar aslında bilinç altında  ırkçılık, nefret, şiddet gibi duygulara yaşadığı toplumun sahibi olduğu ortalamanın üstünde olmasından kaynaklanıyor olsa gerek. Yoksa neden bu kadar kendini parçalar ki insan...

Türkiye'de ki siyasi konjenktur de şuan ırkçı partiler hangileri diye düşündüğüm de- ya da var mıdır? Ilk olarak tanımlamak gerekirse bir ırk üzerinden siyaset yapan , ve sadece kendini o tanımladığı kimliğe sahip kişilere yönelik politakalar geliştirerek, toplumun geneline değil, vareden parti denebilir. Bu tanımlamanın ardından açıkçası aklıma ilk gelen parti Barış ve Demokrası Partisi(BDP) parti programında kendilerini ideolojik olarak "kürt milliyetçiliği olarak ifade eden bu parti politikalarıyla, gerçekleştirmek istediği projeleriyle kendini sadece ve sadece Kürt kimliğine sahip olan kişilere adamıştır. Komik olan ise ve bu yazının başlığından hareketle "Yalnız ve Güzel Ülkemde ki Faşizm Algısı" bu parti sempatizanlarının yada destekleyiclerinin ne denli kendileriyle çelişirlercesine kendi gibi düşünmeyenleri "faşist" diye adlandırmasıdır.  

Şimdi diyebilirsiniz ee diğer partilerde de ( pek çoğunda, özellikle Milliyetçi Hareket Partisinde) sadece "Türk" kimliği vurgusu var o zaman onlar da öyleler. Bu noktada size cevabım sadece şuan varolan, değişiyor olsada, anayasaya bakmanız olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti anayasasında Türk'ün tanımı yapılırken herhangi bir ırksal vurgu yapılmamıştır, Madde 66. – Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.
burada etnik bir tanımalama yok, Orta Asya'dan gelen gözleri çekik kafasında küçük çıkıntı olan konuştuğu dil şöyledir gibi ırksal bir vurgu da bulmak mümkün değil, anayasada varolan tanımlama tamamen kültürel bir tanımlamadır,  ve bu siyasi partilerin programında yer alan bu Türk tanımlaması anayasada ki tanımı referans almaktadır. 

Komik aslında bu denli kendiyle çelişen ve aynı zamanda kendi kan emiciliğini sahip olmadığı hatta hiç bir zaman olmak istemediği bir kimlikle örterek ,"diğerlerini" kendi gibi kafatasçı olmadığı için "faşist" diye damgalamak...





10 Haziran 2012 Pazar

ilk.

Uzun zamandır bir blog hesabı açmayı düşünüyordum fakat tembellikten bir türlü başlamak kısmet olmamıştı. Derken bugün karar verdim, araştırmacı bir insanım ben gereksiz araştırmalar yaparım çok ama kimi zaman gerekli de olabilirler. Dedim yazarım burda paylaşmayı da severim bu araştırmaların sonucunu belki birilerinin işine yarar.