29 Aralık 2014 Pazartesi

Çepeçevre, yeni yazı

Çepeçevre,  benimde yazarı olduğum Türkiye'nin ilk çevre gazetesi;

yeni yazım yayınlandı ;

Artan dünya nüfusuna paralel olarak gıdaya olan talep her geçen gün büyüyor. Fakat bu durum özünde artan nüfusu doyuramayacak miktarda gıda olduğu anlamına gelmiyor. BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2013 yılı gıda ve tarım istatistiklerine göre günlük kişi başına 2800 kalorilik gıda üretimi yapılıyor. Kısaca dünyada herkese yetecek kadar gıda var fakat özellikle bölgesel farklılıklardan kaynaklı olarak, genel anlamda küresel ısınmanın tetiklediği iklim değişikliği ve etkileri fakir bölgelerde gıda güvenliğini büyük ölçüde olumsuz etkiliyor.http://cepecevre.com/gida-guvenligi-ve-uluslararasi-iklim-gorusmeleri/

28 Aralık 2014 Pazar

Bir Porsiyon Cırcır Böceği Alabilir miyim ?

National Geographic ( Türkiye ) Aralık 2014 sayısında “yenilebilir böcekler” başlığı altında artan et tüketimi talebine alternatif olarak “böcek çiftlikleri” kurulabileceğini yazmış. Et üretiminin sebep olduğu sera gazı salınımı düşünüldüğüne bu “ böcek çiftliği” fikri pek çoğumuz için özellikle kültürel alışkanlıklarımız sebebiyle kulağa miğde bulandırıcı gelsede önyargılarımızı bir kenara bırakabilirsek uygulanamaz değil aslında. Et tüketiminin iklim değişikliğini artırdığı aşikar, son olarak Henrich Böll Vakfının 2014 Ocak ayında yayınladığı et atlasına göre[1] bir kg et üretimi 15 bin 500 litre su harcandığı ifade ediliyor, atlas et üretiminde harcanan su miktarının tarımsal üretime göre kat be kat fazla olduğunu gösteriyor.  Ayrıca atlas, bugün tarımsal üretim amaçlı olarak kullanabilecek alanların %70’inin hayvancılık amaçlı kullanıldığını ve bugün hayvancılığın dünyada seragazı salınımının üçte birinden sorumlu olduğu ifade ediyor. Et üretimi sırasında harcanan  kaynak miktarının fazlalığı ve çevreye verdiği olumsuz zararlar düşünüldüğünde protein ve yağ bakımından zengin besin değeri yüksek  böceklerin insanların tüketimine yönelik olarak çiftliklerde üretilmesi hem gıda güvenliği sorununun çözümüne yönelik olarak atılımış önemli bir adım olabilirken, artan sera gazı salınımının da büyük oranda düşmesini sağlayabilir. Ayrıca National Geographic günümüzde dünya nüfusunun dörtte birinden çoğunun böcek yediğini ve şuan bilinen 2000 kadar yenilebilir böcek türünün olduğuda yazmış.
      Eğer iğrenme faktörü aşılabilirse, üretim maliyeti düşük, arazi kullanımı büyükbaş hayvan üretimine kıyasla hayli düşük, çevreye verdiği zarar özellikle sera gazı bakımından, hayvancılığa göre çok düşük ve besin değeri protein, yağ bakımından zengin olan böceklerin , böcek çiftlikleri yoluyla insanların tüketimine sunulması mantığa yatmıyor değil.




[1] Henrich Böll Foundation, Meat Atlas - Facts and figures about the animals we eat, Berlin, 2014

15 Aralık 2014 Pazartesi

Çepeçevre, Türkiye'nin ilk çevre gazetesi

Türkiye'nin ilk çevre gazetesi "Çepeçevre" okumanızı tavsiye ederim. Gazetede çevre adına neredeyse herşeyi bulmak mümkün.
Bende bu gazetede yazmaya başladım; ilk yazımı okumak isterseniz aşağıda ki linke tıklayabilirsiniz :)

http://cepecevre.com/iklim-degisikliginin-gida-guvenligine-etkileri-ve-pratik-bilgiler/

13 Aralık 2014 Cumartesi

metamorphose

I guess I need a metamorphose. I know our metamorphose as a human-being is more difficult than caterpillars since we remember, we remember the past, we pain and we regret. A solider, when he is in the military as a killer and after he becomes again normal human in the society, this is a metamorphose and it is more difficult than being butterfly, this transformation is not just physically unlike caterpillar it is a behaviorally change. However, at the same time we do use our brain, this is our power, yes we cannot create wings when we would like to fly but we can build an airplane. We can reshape our lifestyle, we do dream our position in the future and try to reach it and on our way we transform ourselves. We adopt ourselves to the new nature according to the conditions. Those conditions give me a pain right now, as Franz Kafka tells in his story, when a man wakes up as a kind of insect, does he want to escape to those conditions ? and he reshapes himself ? but before to die he remembers once upon a time he was a human when he hears the violin..
Now I have a pain, I would like to complete this transformation, I hope I won't be an insect but I could build up an airplane.


6 Aralık 2014 Cumartesi

La Grande Bellezza , Muhteşem Güzellik, The Great Beauty

ilk izlediğimde anlamadım bu filmi, tamam filmi İtalyanca izledim ve İtalyanca seviyemin B1-orta seviye olduğu düşünülürse çokta şaşırtıcı değil :)
Herneyse sonra düşünmeye başladım, normalde izlediğim filmleri sonrasında pek düşünmem ama işte bu bence bir filmi başarılı yapan sonrasında düşündürüyor izleyici yada en azından beni.
Tamam birbirinden "kopuk" hikayeler var ve alakalandırmak kolay olmayabilir en azından hollywood filmi izleyicisi için zor olsa gerek. Aslında bunu küçümsemek için söylemedim bende Hollywood filmi izlerim yorgunken, moralim bozuksa yada bazı gerçekliklerden kaçmak istiyorsam falan.

Herneyse  en güzeli ;

A questa domanda, da ragazzi, i miei amici davano sempre la stessa risposta: "La fessa". Io, invece, rispondevo: "L'odore delle case dei vecchi". La domanda era: "Che cosa ti piace di più veramente nella vita?" Ero destinato alla sensibilità. Ero destinato a diventare uno scrittore. Ero destinato a diventare Jep Gambardella.

A luce intermittente, l'amore si è seduto nell'angolo. Schivo e distratto esso è stato. Per questa ragione non abbiamo più tollerato la vita.

http://it.wikiquote.org/wiki/La_grande_bellezza

zaman kaybetmeye gerek yok artık, ertlemek ve daha fazla tolerans sadece daha fazla zaman kaybı.


4 Aralık 2014 Perşembe

bedelli ölüm

ülke çapında hızla zenginletik ve hızla görgüsüzleştik.

tüketme arzusu artık öyle bir boyut almış durumda ki,duygularımız ve tepkilerimiz de anlık, onları da hemen tüketiyoruz ve tükettikçe daha da bencilleşiyoruz. Araştırma yapmadım bilmiyorum ama acaba sonradan görgüzleşen her gelişmekte olan ülkenin geçiş sürecinde yaşadığı bir durum mudur yoksa bizim kültürümüze mi özgü ?

sanırım inandığım değerler değişiyor kendimi hep liberal olarak tanımlardım artık "şartlara bağlı" deme gereği duyma başladım. Eğitimin özelleştirilmesi, dinin kamu alanında liberalleşmesi, hatta evlilik kurumunun bile devlet tekelinden çıkmasından bahsederken bugün diyorum ki yok yahu bizim gibi sonradan görgüsüzleşen ülkelerde bu tarzda ani liberalleşmeler sadece sosyal bir çöküntü getiriyor.

ben cam bir fanusta yaşıyorum, tükenmek üzere olan o orta sınıftanım aslında, hiper zengin falan değil yani :) başkentte yaşıyorum , yani başkentin merkezinde, çevreye gitmiyorum, görmüyorum, bilmiyorum.

Fakirler ölüyor, görmüyoruz,  o fanusta, çok fazla derdimiz var çünkü yeni çıkan Iphone için babamızı ikna etmemiz lazım , arabamızı değiştirmemiz lazım, kırmızı tişörtümüze uygun yeni ayakkabı falan da lazım yüzlerce dert, göremeyiz, dışarı çıktığımızda gördüklerimiz büyük punto İNDİRİM, KOŞ, TÜKET, sokağa adım attığımızda aktivitelerimiz AVM gezmek.

"...İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nde geçen yıl önlem alınmadan zorla kanalizasyon temizlettirildiği için enfeksiyon kapan taşeron sağlık işçilerinden Zafer Açıkgözoğlu dün yaşamını yitirdi..."


Şu yukarda da ki haberi tesadüfen sosyal medyada paylaşan bir arkadaşın sayfasında görür bir gülmeyen yüz " : ( " koyar sonra o çözmemiz gereken yukarda sıraladığımız dertlerimizden birine yöneliriz.

Bedelli çıkmış hadi sevinelim ya da neden bizim doğduğumuz yıla denk gelmemiş diye üzülelim dertlenelim ( IPHONE modelini değiştirememek tarzı bir dertlenmek işte ) daha da kendimizi düşünelim o fanusta gözlerimiz kör nasılsa o fanusun dışında ki hayatları göremeyiz.

GİT İÇİNDEN SECİN  BARİ YA BAS GİT