25 Ocak 2013 Cuma

Neden Nepotizm?


Nepotizm,  Türk Dil Kurumu’nun deyimiyle akraba ve yakın arkadaşları kayırma. Neden yapılır ? Neden kimi ülkelerde neredeyse hastalık derecesinde fazlayken ( bkz. Türkiye Cumhuriyeti ) kimilerinde daha azdır? Ülkenin gelişmişlik düzeyiyle ne kadar alakalıdır ? Bir süredir üzerinde düşündüğüm cevabını bulmaya çalıştığım sorular. 1.5 senedir Kuzey Almanya’da yaşıyorum, kuzey Avrupa ülkelerini ziyaret ediyorum falan fırsat eşitliğinden, nepotizmin “gelişmekte olan” ülkelere göre ne denli az olduğundan çok bahsediliyor övünülüyor falan...Insanların sadece aldıkları eğitim, yetenekleri ile toplumda ulaşmak istedikleri konuma nasıl da kolayca gelebildiği sık sık gündeme geliyor...iyi güzel hoş...peki neden nasıl bu durumu içselleştirebilmiş bu ülkeler nedir bu toplumlar arasında ki farklar ? Almanca dersindeyim sadece almanca değil aynı zamanda Alman kültürünü de öğreniyoruz entegrasyon kursu aslında Almanlar’ın yaşam tarzı, genel davranışları nasıl falan derken konu Alman aile akraba ilişkilerine geliyor. Hocamız aile bireylerin her birinin kendi hayatlarıyla alakalı kararları alırken özgür olduklarından, anne yada babanın bu süreçte çocuklarına herhangi bir yaptırımda bulunmadığından bahsederken, akraba ilişkilerinin de özel bir statüye sahip olmadığını dile getiyor. Yani kuzen yada arkadaş, hala yada komşu farketmez diyor ve sonra ekliyor mesela ben kardeşimi yılda 1 ya da en fazla 2 kez ararım diyor. Böyle bir durumda aile bireylerinin birbirlerine ya da akrabalarına karşı bir sorumluluk hissetmediği/ aralarında özel bir bağ olduğunu düşünmediği açık...
Peki neydi nepotizmin Türkçesi? Akraba ve yakın arkadaşlarını kayırma.. Yukarda açıkladığım aile bireylerinin tutumu örneğinde nepotizme yer olabilir mi ? Bireyler birbirlerine karşı bir sorumluluk hissetmezken, bu sorumluk hissetme meselesi daha çok bireyselcilik anlamında kullandığım bir söylem, yani öncelikli olarak kendini düşünmek kendin için en iyi olanı hedeflemek , akılcılıkta bu durumla harmanlanabilir aslında duygusal düşünmekten öte akılcı olabilme yetisi. Bu yüzden gelişmiş ekonomik olarak daha çok kalkınmış ülkelerde insanlar bireysel ve akılcı olabilme durumunu içselleştirebilmiş, hakeden insanlar hakkettikleri konuma gelip, sahip oldukları yetenekleriyle çalıştıkları kurum ve kuruluşların büyümesini sağlayabilmiştir.
Erkek arkadaşıma soruyorum sen mühendissin ve yönettiğin projede başka bir mühendise daha ihtiyacın var benim kardeşimse iş arıyor ve paraya ihtiyacı var durumdan haberdar olarak başvuruları incelerken seçimini neye göre yaparsın ? Ek bilgi olarak Güney Italya’nın gelişmişlik düzeyi Kuzey’e göre hayli düşük ve işsizlik oranları da o denli yüksek..Verdiği cevap açık böyle bir durumda elbette kardeşini seçeceğim. Akılcılık burada devreye giriyor işte kimi toplumlarda duygusal düşünme yetisi çoktan varlığını yitirip yerini katı akılcılığa bırakmış. Bu yetiye sahip olamayan bizlede ise toplumun gelişimi ise göreceli olarak baltalanmış durumda...
Kısacası nepotizm sosyolojik bir kavram olarak toplumun tutum ve davranışlarıyla alakalıyken dışlayıcılık ve yabancı düşmanlığı hastalığı ( xenophobia) nasıl açıklanabilir ?  Bu da aslında pek çok göçmenin göç ettiği ülkelerde karşılatığı büyük bir problem ve bir tür nepotizm değil midir ? Hatta insanların orijinlerini ve deri renklerini değiştirme şansı olmadığını düşündüğümüzde bu tutum özünde nepotizmden daha da zararlı ve psikolojik açıdan da daha fazla yaralayıcı değil midir?
Bilmiyorum açıkçası nasıl bir sonuç yazmalıyım ya da nasıl bitirmeliyim cümlelerimi. Keşke hepimizin sadece insan olduğu, kimlikler renkler kültürler hepsinin sonradan üstümüze yapışan değerler olduğu gerçeğini unutmasak...