Nepotizm, Türk Dil Kurumu’nun deyimiyle akraba ve yakın
arkadaşları kayırma. Neden yapılır ? Neden kimi ülkelerde neredeyse hastalık
derecesinde fazlayken ( bkz. Türkiye Cumhuriyeti ) kimilerinde daha azdır? Ülkenin
gelişmişlik düzeyiyle ne kadar alakalıdır ? Bir süredir üzerinde düşündüğüm
cevabını bulmaya çalıştığım sorular. 1.5 senedir Kuzey Almanya’da yaşıyorum,
kuzey Avrupa ülkelerini ziyaret ediyorum falan fırsat eşitliğinden, nepotizmin
“gelişmekte olan” ülkelere göre ne denli az olduğundan çok bahsediliyor
övünülüyor falan...Insanların sadece aldıkları eğitim, yetenekleri ile toplumda
ulaşmak istedikleri konuma nasıl da kolayca gelebildiği sık sık gündeme
geliyor...iyi güzel hoş...peki neden nasıl bu durumu içselleştirebilmiş bu ülkeler
nedir bu toplumlar arasında ki farklar ? Almanca dersindeyim sadece almanca
değil aynı zamanda Alman kültürünü de öğreniyoruz entegrasyon kursu aslında
Almanlar’ın yaşam tarzı, genel davranışları nasıl falan derken konu Alman aile
akraba ilişkilerine geliyor. Hocamız aile bireylerin her birinin kendi
hayatlarıyla alakalı kararları alırken özgür olduklarından, anne yada babanın
bu süreçte çocuklarına herhangi bir yaptırımda bulunmadığından bahsederken,
akraba ilişkilerinin de özel bir statüye sahip olmadığını dile getiyor. Yani
kuzen yada arkadaş, hala yada komşu farketmez diyor ve sonra ekliyor mesela ben
kardeşimi yılda 1 ya da en fazla 2 kez ararım diyor. Böyle bir durumda aile
bireylerinin birbirlerine ya da akrabalarına karşı bir sorumluluk hissetmediği/
aralarında özel bir bağ olduğunu düşünmediği açık...
Peki neydi nepotizmin
Türkçesi? Akraba ve yakın arkadaşlarını kayırma.. Yukarda açıkladığım aile
bireylerinin tutumu örneğinde nepotizme yer olabilir mi ? Bireyler birbirlerine
karşı bir sorumluluk hissetmezken, bu sorumluk hissetme meselesi daha çok
bireyselcilik anlamında kullandığım bir söylem, yani öncelikli olarak kendini
düşünmek kendin için en iyi olanı hedeflemek , akılcılıkta bu durumla
harmanlanabilir aslında duygusal düşünmekten öte akılcı olabilme yetisi. Bu
yüzden gelişmiş ekonomik olarak daha çok kalkınmış ülkelerde insanlar bireysel
ve akılcı olabilme durumunu içselleştirebilmiş, hakeden insanlar hakkettikleri
konuma gelip, sahip oldukları yetenekleriyle çalıştıkları kurum ve kuruluşların
büyümesini sağlayabilmiştir.
Erkek arkadaşıma
soruyorum sen mühendissin ve yönettiğin projede başka bir mühendise daha
ihtiyacın var benim kardeşimse iş arıyor ve paraya ihtiyacı var durumdan
haberdar olarak başvuruları incelerken seçimini neye göre yaparsın ? Ek bilgi
olarak Güney Italya’nın gelişmişlik düzeyi Kuzey’e göre hayli düşük ve işsizlik
oranları da o denli yüksek..Verdiği cevap açık böyle bir durumda elbette
kardeşini seçeceğim. Akılcılık burada devreye giriyor işte kimi toplumlarda
duygusal düşünme yetisi çoktan varlığını yitirip yerini katı akılcılığa
bırakmış. Bu yetiye sahip olamayan bizlede ise toplumun gelişimi ise göreceli
olarak baltalanmış durumda...
Kısacası nepotizm
sosyolojik bir kavram olarak toplumun tutum ve davranışlarıyla alakalıyken
dışlayıcılık ve yabancı düşmanlığı hastalığı ( xenophobia) nasıl açıklanabilir
? Bu da aslında pek çok göçmenin göç
ettiği ülkelerde karşılatığı büyük bir problem ve bir tür nepotizm değil midir
? Hatta insanların orijinlerini ve deri renklerini değiştirme şansı olmadığını
düşündüğümüzde bu tutum özünde nepotizmden daha da zararlı ve psikolojik açıdan
da daha fazla yaralayıcı değil midir?
Bilmiyorum açıkçası
nasıl bir sonuç yazmalıyım ya da nasıl bitirmeliyim cümlelerimi. Keşke
hepimizin sadece insan olduğu, kimlikler renkler kültürler hepsinin sonradan
üstümüze yapışan değerler olduğu gerçeğini unutmasak...