17 Temmuz 2012 Salı

Almancı

Yaklaşık 1 senedir ailemden uzak, yaşadığım toplumdan farklı bir kültürün içinde tek başına yaşıyorum. Almanya'nın Flensburg şehrinde, Danimarka sınırında küçük bir sahil kasabası, şehrin üniversitesinde yüksek lisans yapıyorum. Şehrin küçük bir şehir olması ve benim büyük şehirlerde yaşamaya alışkın oluşum ,Almanlar hakkında milyonlarca önyargı sahibi olmam ve başlarda ailemin yüksek lisans yapmak istemem de benim kadar heyecanlı-istekli olmaması gibi sorunlar nedeniyle adapte olmakta zorlansam da zamanla alıştım zaten yapı olarakta olumsuz bir insan olmadığım yeni ortamlara adapte olmakta pek zorluk çekmediğim için pekte zor oldu diyemem ama umduğumdan zor olduğu kesin...Neyse kendim hakkında bu bilgilendirmeden sonra asıl varmak istediğim konu ailem tarafından tatil için Türkiye'ye geldiğim günden beri, gün itibariyle 1 hafta oluyor, çok değiştiğim konusunda gelen yorumlar , bu değişimin onlar tarafından kabul edilememesi-yani onlar iddia ediyor açıkçası, ve evde yaşanmaya başlayan krizler sorunlar ...
İlk ve en çok dile getirilen eleştiri benim "bireysel" olup "aile" kavramından uzaklaşmam imiş. Peki bu nasıl dile geldi? Ben Türkiye'ye gelir gelmez Marmaris'e annemlerin yanına tatile gittim, teyzem ve yeğenlerim de oradaydı, tek başına denize gitmek sahilde başka bir kenarda oturup kitap okumak istemek gibi konular bu yorumları başlatan küçük olaylardı derken birgün konuşurken dönüşte Aşti'ye ulaştığımızda arabaya nasıl sığacağız-tek araba var ve babamla birlikte 7kişiyiz- derken ben oradan metro ile geçebileceğimi valizi de onlara verebileceğimi söyledim,bence bu normal bir durum metro ile direk evime geçebilrim ve cidden bu benim için sorun değil, allaaah söylemez olaydım!! o nasıl da ağzımdan çıkıverdi? ben nasıl da "aile" duygusundan uzaklaşıvermiştim de tek başıma metro ile eve dönmeyi düşünebilmiştim. Tabi olayın diğer boyutları da var uzun süre tek başına başka bir ülkede küçük bir bütçeyle yaşamaya alışınca insan "ekonomik  insan" oluyor ki zaten normalde de hayatımın hiç bir zamanında savurgan olmadım ama çevremde umarsıca alkol tüketimi için harcanan para, artık sağlık boyutunu geçtim, beni iyice sinir eder boyuta ulaştı bunu dile getirmemek için kendimi zor tutsam da orada ki işletmelerin sürekli aptal turist muhamelesi ile her gece hesabı bindirmesi - ki mekanlar da apaçi danslar yapan cidden apaçi danslar işte turistleri eğlendirmek için kadın kostumü giymiş salak taklitler yapan...daha fazla hatırlamak istemiyorum herneyse oturulacak gibi değil, şöyle verdiğin parayı hakedecek bir hizmette yok...tabi bu durumda benim "herşeyi bilmiş" "hiç birşeyi beğenmeyen" "sorunlu" insan modeli olarak algılanmama sebep oldu. Hiç birşeyden mutlu olmuyordum sonunda eğlenebileceğimi düşündüğüm bir deniz aktivetesini katıldım- banana adında- işte sürat teknesi muzu çekiyor biz onun üstündeyiz falan aniden durunca da denize düşüyorsun- şakaaaa!- bende düştüm nasıl bir düşmeyse gözümü önümde oturan komşunn oğluna çarptm gözüm hala şiş ve mor.
sorunlar bitmiyor yarın aile hekimine gideceğim ama bu kararı tek başına vermek bile bir sorun.
Umarım ilerleyen günlerde sorun yaşamam ve gözümün şişi bir an önce iner.




2 Temmuz 2012 Pazartesi

kemal sunal

Nedense hala inanmak istemiyorum öldüğüne, düşündükçe hala gözlerim doluyor, bilmiyorum anlamsız belki burda bunu yazmak ama hüzünlü hissediyorum böyle tarif edilemez bir his sanki o gülen yüzünün altında hep bir hüzün saklar gibiydin daha çok anlamaya çalıştıkça daha çok kendimi buldum sanki sende...keşke bu kadar erken veda etmeseydin. 3 Temmuz 2000. Kemal Sunal seni unutmadım (k) biliyorum benim gibi hisseden yüzler binler...var

para

Paradan nefret ediyorum para yüzünden çirkinleşen insanlardan nefret ediyorum küçük hesaplar yapmaktan nefret ediyorum para yüzünden çirkinleşen kendimden nefret ediyorum büyük bir hayal kırıklığı yaşadığım anlardan biri