30 Nisan 2020 Perşembe

Yanomamo Kabilesine ithafen

Hayatı boyunca dünyayı yöneten çok uluslu dev firmalarda çalışmış ve hala çalışmakta olan biri olarak oturduğum yerden gayet kolay bir şekilde ve net ikiyüzlü olarak bu satırları yazmaya başlıyorum. İklim değişikliği konusunda da aynı ikiyüzlülüğü çok gösteriyorum, klavye delikanlısı olarak karbon ayakizinizi küçültün dünyayı yokediyorsunuz tarzı düzenli sosyal medya paylaşımlarım var ama hayatımı en konforlu bir şekilde yaşayıp umarsızca tüketmeye devam ediyorum. Neyse yine konuya girişte anlamsız uzatmalara başladım. 

Bu yazıda işçilerin kendi emekleriyle varettikleri ürüne yabancılaşmaları ya da tarihsel açıdan kapitalist sistemin evrimi gibi konulara girersem boyumu aşar ve yine çok tutarsız konuşup klavye delikanlısına dönüşürüm. 

Yukarıda ilk paragrafta hayatı boyunca demişim ama aslında hayatı boyunca beyaz yaka çalışan bir insan değilim aslında, benim de proleteryaya dahil olduğum bir dönem mevcut. Almanya'da öğrenciyken pek çok farklı işte çalıştım, reklam dağıtımı, bulaşıkçılıktan baristalığa uzanan bir kariyer yolu ve otelde kat temizlikçiliği. Bunların içinde beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan otelde kat temizlikçisi olarak çalıştığım dönemdi diyebilirim. Otelde temizlikçiler en alt tabakayı oluşturan grup öncelikle bunu belirteyim bir de bu yetmiyormuş gibi en düşük maaşı kazanan ve hiç bahşiş toplayamayan bir grup. Sanki hayatın özeti gibi neyse burada drama queen olmayacağım bu dönem bana çok şey öğretti. Otelde çalışana kadar işçi sınıfı arasında dayanışmanın mümkün olduğuna , ezilen , kötü koşullarda çalışan bir grup insanın birbirini destekleyeceğine, hayatın adaletsizliğine karşı kendi aralarında adetli sağlayarak direnç göstereceklerine falan inanırdım cidden. Karl Marx 'ın yaptığı gibi tümdengelim mantığıyla çevremde yaşananları herkese genelleme hatasına düşmeyeceğim ama sürekli temizlediği odadan bahşişleri çalınan, odasında ayrılan müşterinin tüketmediği küçük şampuanları gizlice başka bir temizlikçi tarafından alınan , odalarını zamanında temizleyemediğinde sana yardım ediyor gibi yapıp asıl amacı fazla mesai ödemesi almak olan insan grubu ile bir süre çalıştım. Nerede dayanışma? Nerede varolan düzene karşı tek ses olabilecek erdeme sahip olma yetisi ? Yok arkadaşlar ben onu deneyimlemedim, işin fiziksel zorluğunun ötesinde insan doğasının kendi çıkarını maksimize etmeye çalışan bencil yapısını gördüm , herkes böyle diyemem ama ben oradayken onlar gibi olmaya zorlandım , benim gibi kaç kişiyi bu şekilde kurban ettik ? 

Herve Kempf " Zenginler Dünyayı Nasıl Mahvediyor" isimli kitabından bir alıntı yapmak istiyorum 

"  Eğer güçlüler güçsüzleştirilmez ve eşitsizlikle mücadele edilmezse küresel maddi tüketimi azaltamayız. Bilinçlenme döneminde çok yararlı olan " Küresel düşün, yerel uygula" şeklinde çevrebilimsel slogana bugünkü durumu dikkate alarak şu sloganı ekleyebiliriz " az tüketin, daha iyi paylaştırın" .  "

Şimdi burada konuyu çevrembilimsel alana çekmeyeceğim, bunu çok yapıyorum ama şuan kendimi tutuyorum. Son cümleye bakın " az tüketin , daha iyi paylaştırın" . Üniversite 1. sınıfta micro/ macro iktisat dersleri aldım , orada ilk derste , alanlar bilir, bir arz talep grafiği çizilir, serbest piyasa ekonomisi de hep " kaynakların yetersizliği" ilkesi üzerinden anlatılır. Böyle DEĞİL işte kaynaklar yetersiz değil , dağıtım adeletsiz. Genel eğilim sürekli artan fakirlikle mücadele , kimse birilerinin sürekli artan zenginliğine karşı hiç ama hiç birşey yapmıyor.  Kimse bişey yapmadıkça kimsenin onlara bişey yapabilme imkanı da her geçen gün daha da azalıyor. 

Tarihsel açıdan baktığımız da Jared Diamond- benim canım - tüfek, mikrop ve çelik isimli eserinde  (okumayan kaldıysa hemen okumalı) tüfek , mikrop ve çelik kullanılarak tüm kaynakları sömürülüp, köleleştirilen toplumları , bu durumun nedenleri ve sonuçlarını detaylı bir şekilde somut örneklerle varoldukları çevresel faktörlerin etkilerini analiz ederek anlatır. Bugün bizi köleleştiren ne peki,  kendimizi korumak için tüfeğimiz yok ama güvende hissetmek için ev kiralamak / satın almak durumundayız, savaşmak durumunda olduğumuz mikroplar eskisi gibi değil ( güncel corona örneğinden bağımsız ) sağlık sigortası sistemine dahil olmak zorundayız, Çelik, anlatmaya gerek var mı? Jared Diamond kitabını bir cümleyle anlatmasını isteyen gazeteciye şunu söyler 

" Tarih  farklı halklar için farklı yönde gelişti ama bu çevresel farklardan dolayı böyle oldu , o halkların biyolojik farklarından dolayı değil "  

Bugün de böyle mi ? Gerçekten belirli bir çevrede doğmak bulunduğumuz sosyal sınıfın ana belirleyicisi mi? Nadir başarı, ilham verici hikayeler duyabiliriz, ama bence doğduğun yer kaderindir ( bu cümleyi birisi söylemiş , alıntı ama kim emin değilim. )